Boşanma durumlarında, çocukların menfaatleri her zaman öncelikli olarak ele alınır. Her iki ebeveynin de çocuklarının yaşamlarında önemli bir rol oynamaya devam etmeleri genellikle tercih edilir. Ancak, bazı durumlarda, bir ebeveynin çocukla kişisel ilişkisi kısıtlanabilir veya tamamen durdurulabilir. Böyle bir durumun meydana gelmesi için genellikle şu koşullar gereklidir:
Çocuğun fiziksel, duygusal veya psikolojik güvenliğine zarar verme ihtimali: Eğer bir ebeveynin çocuğa zarar verme riski varsa, mahkeme bu ebeveynin çocukla iletişimini sınırlayabilir veya kesintiye uğratabilir. Bu, geçmişte şiddet veya istismar vakaları olduğunda veya ebeveynin çocuğun güvenliğini tehlikeye atacak ciddi madde bağımlılığı gibi sorunları olduğunda olabilir.
Çocuğun menfaatleri: Mahkeme, her durumu bireysel olarak değerlendirir ve çocuğun en iyi çıkarlarını korumaya çalışır. Bu, ebeveynler arasında çatışma, düşmanlık veya istikrarsızlık durumlarında çocuğun bir ebeveynle sınırlı veya hiç iletişime geçmemesi anlamına gelebilir.
Ebeveynin uygun olmaması: Mahkeme, bir ebeveynin çocuğun bakımı ve eğitimi için uygun olmadığına karar verebilir. Bu durumda, mahkeme çocukla olan ilişkiyi kısıtlayabilir.
Sonuç olarak, boşanmadan sonra çocukla ebeveynin kişisel ilişkisi tamamen kısıtlanabilir, ancak bu tür kararlar genellikle ciddi ve olağanüstü durumlarla sınırlıdır. Mahkemeler, çocuğun en iyi çıkarları doğrultusunda hareket etmeye çalışır ve ebeveynlerin çocuklarının yaşamlarında aktif ve olumlu bir şekilde yer almasını teşvik eder.